Constantine (2005)

Los Angeleslı özel dedektif John Constantine'in doğaüstü olaylardaki başarısı yadsınamaz. Bu başarısının, kelimenin tam anlamıyla, Cehennem'e gitmiş ve geri dönmüş olmasıyla yakından ilgisi vardır. Eliyle tutup gözüyle görmediği hiç bir şeye inanmayan polis memuru Angela Dodson, ikiz kızkardeşi esrarengiz bir şekilde intihar edince, Constantine'le işbirliği yapmak zorunda kalır.İkili cenennem yaratıkları ve iblisleri alt edip, Los Angeles'ın karanlık sokaklarında yollarını bulmak için birlikte savaş verirler.Constantine, çizgi romanda Marvel'ın rakibi olan DC'nin olgun ve açık fikirli okurlara yönelik çıkarttığı Vertigo serisinin bayrak gemilerinden birinin, Hellraiser'ın kahramanının beyazperdedeki izdüşümüdür. Neil Gaiman'ın Sandman'i ve Alan Moore'un Swamp-Thing'i ile benzer bir mitolojiyi paylaşır.

Constantine (2005)

Konusu

Matrix serileriyle ün salan Keanu Reeves, John Constantine rolüyle "Matrix"te makinelere karşı verdiği mücadeleyi bu kez iblislere karşı veriyor. John Constantine cehenneme gitmiş ve dönmüştür. İstemediği bir yetenek olan, dünya üzerinde insan görünümünde dolaşan melez melek ve iblisleri hemen tanıma becerisiyle doğan Constantine (Keanu Reeves) bu işkenceden kurtulabilmek için intihara başvurur. Ama başarısız olur. İstemi dışında hayata geri dönen genç adam, kendini yeniden dünyada bulur. Artık, intihar girişiminde bulunmuş ve yaşamdan kısa bir süre kopmuş biri olarak, cennet ile cehennem arasındaki dünyevi sınırlarda gezinir, ve şeytanın emir erlerini derinliklere geri göndererek boş yere kefaretini ödemeye çalışır. Ama Constantine bir aziz değildir. Gerek içinde bulunduğu dünya, gerek öbür dünyada hayalkırıklığına uğratıldığı için çok içki içen, çok hızlı yaşayan ve kahramanlık fikrinden nefret eden buruk bir kahramandır. Constantine ruhunuzu kurtarmak için savaşacak, ama hayranlığınızı, minnetinizi ve merhametinizi kesinlikle istemeyecektir. Onun tek istediği cezasının ertelenmesidir. Çaresiz ama şüpheci bir kadın dedektif olan Angela Dodson (Rachel Weisz) çok sevdiği (yine Weisz’ın canlandırdığı) ikiz kızkardeşinin esrarengiz ölümünün üzerindeki sır perdesini kaldırmak için Constantine’in yardımını istediğinde, soruşturma, ikiliyi günümüz Los Angeles’ın topraklarının altında var olan iblisler ve melekler alemine sürükler. Felaketi andıran bir dizi dünyaötesi olay yaşayan ikili, ister istemez kenetlenirler ve ne pahasına olursa olsun kendi iç huzurlarını bulmaya çalışırlar.  

Yorum

Hristiyanlık inancı ve evren düzeninin iyi yedirildiği bir film olmuş. Tabii bu ögeler DC evreninde yer aldığı şekliyle filme yerleştirilmiş. John Constantine karakteri zaten çizgi romanlarda alt/üst alemlerle sık sık iletişime geçen, zekası ile davasını çözen bir büyücü. Kısıtlı zaman sorunu yüzünden büyücü özelliğini birkaç küçük sahneyle göstermeyi tercih etmiş yönetmen. Kutsal nesnelerin kullanımı ilk izleyişimde gözüme batmıştı. Fakat ikinci izleyişimde bunun filmin dünyası içerisinde tutarlı olduğunu, Hristiyanlık inancındaki sembollerin kullanım şekline paralel olduğunu düşündüm. Ökültist anlatıyı seven biri olarak bu filmdeki şeytani ve ilahi dünyanın anlatıldığı sahneleri beğendim. Oyunculuklar bence çok iyi. Keanu Reeves, Tilda Swinton, Djimon Hounsou gibi sevdiğim oyuncular rollerinin hakkını vermiş. Görsellik konusunda yönetmenin müzik ve reklam videoları çekerek başladığı kariyerinin etkisi olduğunu söyleyebilirim. Bazı sahnelerde bu yorucu olabiliyor. Stilize sanat çalışmasının bir dozajı olmalı ve bu filmin bazı sahneleri bu dozu aşıyor. John Constantine karakterini ve supernatural dedektiflik filmlerini seviyorsanız izlemenizi tavsiye ederim.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow