The Irishman (2019)

The Irishman, bir mafya tetikçisi olan Frank Sheeran’ın hayatına odaklanıyor. II. Dünya Savaşı’nda görev almış eski bir asker olan Frank Sheeran, yıllar boyu Bufalino suç örgütü için çalışmıştır. Birçok ünlü isim için dolandırıcılık, tetikçilik yapan ve ‘İrlandalı’ lakabı ile anılan Sheeran, aynı zamanda işçi sendikası memurudur. Frank Sheeran’ın hayatından kesitlerin sunulduğu filmde, Amerikan tarihinin en gizemli suç olaylarından biri olan işçi lideri Jimmy Hoffa’nın ortadan kayboluşuna da değiniliyor.

The Irishman (2019)

Konusu

The Irishman, bir mafya tetikçisi olan Frank Sheeran’ın hayatına odaklanıyor. II. Dünya Savaşı’nda görev almış eski bir asker olan Frank Sheeran, yıllar boyu Bufalino suç örgütü için çalışmıştır. Birçok ünlü isim için dolandırıcılık, tetikçilik yapan ve ‘İrlandalı’ lakabı ile anılan Sheeran, aynı zamanda işçi sendikası memurudur. Frank Sheeran’ın hayatından kesitlerin sunulduğu filmde, Amerikan tarihinin en gizemli suç olaylarından biri olan işçi lideri Jimmy Hoffa’nın ortadan kayboluşuna da değiniliyor.

Yorum

gangster filmlerini çok seven biri olarak bitirmekte zorlandığım, büyük ihtimal seneye hatırlamayacağım film.

scorsese, silence sonrası yine beni içine alamayan bir hikaye ile karşımıza çıkmış. hikayenin aşırı yavanlığı süre ile birleşince izlemesi iyice zorlaşıyor. filmi izlenebilir kılan tek şey çekimleri oldu. scorsese, yönetmenlik mesleğini harika bir şekilde icra ediyor. o güzelim kareler olmasa zaten filmi 10 saatte falan tamamlardım. oyunculuklara da diyecek bir şey yok tabii; böyle bir kadrodan kötü oyunculuk çıkamaz ama ortada yavan bir hikaye olunca salt oyunculuk izlemişim gibi hissetttim.

hikayedeki yavanlık aksiyon eksikliğinden değil. ilgi çekici bir hikaye değil. yeni ve etkileyici hiçbir şey yok. diyaloglar da bir o kadar vasat. öve öve bitiremeyenlerin, 10 üzerinden 10 verenlerin, sinema budur diyenlerin filmde ne görüp de bunları yaptığını anlamlandırmaya çalışıyorum. özellikle hoffa’nın ipinin çekildiği toplantının sakız gibi uzatılması ile filmden iyice koptum. sona doğru artan bir tansiyon yok; sonunda açığa çıkacak bir cevap yok; çetrefilli bir hikaye de yok.

ne yalan söyleyeyim, irlandalının hayatı da hiç çekici gelmedi bana. herkes öldükten sonra suskunluğunu inatla devam ettirmesi, onun yaşlılığını izlemeye çalışmamız, kızını kovalayışını sahnelerce görmemiz falan… son 1 saati en zor geçen kısmıydı. filmi çılgınlar gibi övenleri anlamaya çalıştım ama beceremedim. yok devlet ilişkisiymiş yok pişmanlıkmış. hikaye vasat kaldığı zaman filmde vurgulanmak istenenlerin de anlamı kalmıyor. biri de “gerçek hayattaki kahramanlar” demiş. bunu yazarken acaba akli dengesi yerinde miydi? katillere kahraman deyip bir de marvel ile karşılaştırıyor. filmi gerçekten beğendiğiniz için mi övüyorsunuz yoksa bir grubun parçası mı olmaya çalışıyorsunuz cidden merak ediyorum artık. böylesine eblehçe bir övebilmek için ancak taraf olmanız gerekir çünkü.

the irishman; shutter island ve silence ile beraber izlediğim en kötü filmi oldu benim için.

not: pacino’nun en iyi performansı falan diyenler büyük ihtimal pacino’nun diğer filmlerini izlememiştir. böyle talihsiz bir açıklamayı yapmak için diğer filmlerini izlememiş olmak gerek.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow