Indiana Jones and the Dial of Destiny (2023)

Indiana Jones ve Kader Kadranı, emekliliğe hazırlanırlen kendisini yeni bir maceranın içerisinde bulan ünlü arkeoloğun hikayesini konu ediyor. Arkeoloji profesörü olan saygıdeğer Dr. Indiana Jones, New York'taki Hunter College'da yıllarca öğretmenlik yaptıktan sonra artık emekli olmak üzeredir. Emekli olup, huzurlu bir yaşam sürmek aslında Jones için en idealidir çünkü arkeolog, aklını aşan bir dünyada yolunu bulmak için sürekli mücadele etmektedir. Ancak çok tanıdık bir kötülüğün pençeleri eski bir rakibin kılığında geri dönerken Indiana Jones, eski ve güçlü bir eserin yanlış ellere geçmemesi için şapkasını takmalı ve bir kez daha kırbacını eline almalıdır.

Indiana Jones and the Dial of Destiny (2023)

Konusu

Indiana Jones ve Kader Kadranı, emekliliğe hazırlanırlen kendisini yeni bir maceranın içerisinde bulan ünlü arkeoloğun hikayesini konu ediyor. Arkeoloji profesörü olan saygıdeğer Dr. Indiana Jones, New York'taki Hunter College'da yıllarca öğretmenlik yaptıktan sonra artık emekli olmak üzeredir. Emekli olup, huzurlu bir yaşam sürmek aslında Jones için en idealidir çünkü arkeolog, aklını aşan bir dünyada yolunu bulmak için sürekli mücadele etmektedir. Ancak çok tanıdık bir kötülüğün pençeleri eski bir rakibin kılığında geri dönerken Indiana Jones, eski ve güçlü bir eserin yanlış ellere geçmemesi için şapkasını takmalı ve bir kez daha kırbacını eline almalıdır.

Yorum

Serinin yaratıcıları, George Lucas ile Philip Kaufman'ın özgün karakterlerini kullanarak kurguladıkları senaryosunu da, Jez Butterworth, John-Henry Butterworth ve David Koepp ile birlikte kaleme alan "Indiana Jones and the Dial of Destiny"; Indiana Jones hayranlarına oldukça tanıdık ve sempatik gelen...

"Kara mizah (dark comedy)" unsurlara da sıklıkla yer verilen, aksiyon dozu yüksek bir macera olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 294,700 milyon dolarlık bütçesinin sağladığı avantajla, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki aksiyon koreografisini; Giorgio Antonini, Ben Cooke, Joanne Fox, Mike Massa ve Franco Maria Salamon'un üstlendikleri dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilerek...

Son derece haksız bir biçimde; brüt 380,976 milyon dolarlık bir hasılat rakamı ile de, gişeye çakılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Tarih, 1944 yılını gösterirken...

Bir SS üniforması giyerek kendini Nazi'lerden gizlenmeye çalışan Henry Walton "Indiana" Jones (Harrison Ford) yakalanarak, Albay Weber'in (Thomas Kretschmann) karşısına çıkartılmış ve şimdi de sorgulanmaktadır...

Weber'in kendisine yönelttiği ilk soru da, bu iş de yalnız olup olmadığıdır...

***

Elbette...

Doğru yanıtı vermesi beklenilmeyen Jones; hem de hiç düşünmeden, tek başına takılmayı sevdiğini belirtecektir...

***

Onlar bu konuşmayı yapıp...

Weber askerlerine, Jones'u tutuklayarak kuleye götürmeleri talimatını verirken...

"Onu, buldum..." diyen astrofizikçi Dr. Voller'de (Mads Mikkelsen) çıkıp gelir...

***

Voller'in bulduğu şey; İsa'nın kanını akıtan bıçak olarak da bilinen Longinus'un Mızrağı, yani Kutsal Mızrak'tır...

Ki...

Berlin'deki Führer'in dört gözle beklemekte olduğu, asıl savaş ganimeti de budur...

***

Bu arada...

Kuleye çıkartılarak boynuna halatın ilmeği geçirilmiş olan Jones; gerçek hikayeyi anlatmaması halinde, asılmakla tehdit edilirken...

Aniden söz konusu binaya...

ABD hava kuvvetlerine ait bir uçaktan atılan 110 kiloluk bir ABD bombasının düşmesi neticesinde, güçlükle de olsa...

Paçayı kurtarıverir...

***

Aynı sıra da...

Peşine düşülen, Jones'un ortağı Oxford arkeoloğu Basil Shaw'da (Toby Jones)...

Elindeki Jones'un, içinde ünlü şapkasıyla kırbacının da bulunduğu çantasıyla beraber yakalanmış...

Ve...

Yağmalanan bütün tarihi eserlerin yüklenerek, Fransız Alpleri'ndeki bir kaleden Berlin'e doğru yola çıkacak olan trendeki; Albay Weber'in vagonuna götürülecektir...

***

Yeri gelmişken...

Hemen belirtmiş olalım ki...

Bir askeri otomobile el koymuş olan Jones'da; içindeki SS subayları ve kendilerine önde eskortluk yapan iki motosikletin eşliğinde, trene yetişmek amacıyla harekete geçmiş bulunmaktadır...

***

Ancak...

Baktı, otomobille trene yetişmesi mümkün değil...

Bir yolunu bulan Jones, motosikletlerden birini eline geçirerek yoluna devam eder...

***

Trene vararak...

Koruma altındaki vagondan Jones, Kutsal Mızrak'ı alma becerisini sergilerken; Dr. Voller'de, Shaw'ın sorgulanmakta olduğu vagona dalmak suretiyle Weber'e...

Buldukları mızrağın, sadece elli yıllık bir taklit olduğunu söyleyecektir...

***

Bunu duyan ve "Biz öldük..." diyen Weber şoka girmişken; Dr. Voller, asıl baklayı ağzından çıkartıverir...

Evet...

Mızrak sahtedir...

Ama...

Trendeki değerli eşyaların arasında...

Gerçek güce sahip olan Antikythera düzeneğinin yarısı da bulunmaktadır...

***

Dr. Voller'e göre, onu kim kullanırsa...

Ne kral, ne imparator, ne de Führer değil...

Doğrudan tanrının kendisi olacaktır...

***

Zira...

Antik Syracusalı dahi matematikçi Arşimet tarafından inşa edilen bu düzenek...

Zaman çatlaklarını ortaya çıkartarak, olası zaman yolculuklarına izin vermektedir...

***

Neyse...

Düzeneğin yarısını kapıp kaçmasının yanı sıra kadim dostu Profesör Shaw'ı da kurtaran Jones...

Onunla beraber...

Müttefik kuvvetleri, geçmekte olduğu köprüyü havaya uçurup treni raydan çıkarmadan hemen önce nehre atlayarak kurtulur...

***

Derken kendimizi...

Jones'un, karısı Marion Ravenwood'tan (Karen Allen) boşanma aşamasında olduğu 1969 yılında buluruz...

Dakika 25...

Yeni karakterlerin de, aksiyonun hız kesmeden devam edeceği maceraya dahil olacağı filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; Jones'un ele geçirdiği Kutsal Mızrak'ın yarısına ilaveten, mızrağın diğer yarısının da peşine düşülerek...

Kimilerinin bol miktarda para kazanmayı...

Kimilerinin de...

Tarihi olaylarda değişiklik yaparak İkinci Dünya Savaşı'nı durdurmayı planlayacağı; uzun süresine rağmen, ilgiyle izlenilen 129 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow