The Man in the High Castle
Phillip K. Dick’in aynı isimli romanından uyarlanan The Man In The High Castle, Nazi’lerin İkinci Dünya Savaşı’nı kazandıkları distopyasından yola çıkarak, bu durumda Kuzey Amerika’nın ne halde olacağını ekranlara yansıtıyor. Almanya ve Japonya’nın hükmettiği bu düzende insanlığın bir bölümü baskılara karşı direnmeye çalışırken, diğer bölümü bu işleyişi kabullenir.
Konusu
Yorum
ilk iki sezonunu izlediğim ve çok beğendiğim philip k. dick romanı uyarlaması distopya dizisidir.
ilk sezon serim ile başladı, araya güzel aksiyon unsurları da koymuşlar ama genel itibariyle kim kimdir, ne nerede bulunur bu iki tarafın onemsedikleri kuralları ve politik oyunların kahramanları kimdir ve ilişkileri nelerdir vs. ile geçti.
ıkinci sezon karakter derinligine oldukça önem vermişler, önemsiz ayrıntı gibi görünen güzel ara sahnelerle karakterleri iyice işliyorlar. sezon sonuna doğru kritik bazı olaylar izliyoruz ve sezon sonu finali ile tavan yapıyor.
üçüncü sezon ile herşeyin iyice dugumlenmesini, her ayrıntının kelebek etkisi yarattığı vazgeçilmez bir dizi haline gelmesini umuyorum.
tek olumsuz yorumum alexa davalos.
juliana karakteri ne kadar ilgi çekici ve farklı bir hal alıyorsa alexa davalos da aynı oranda donuk ve pozcu bir oyunculuk sergiliyor.
hatta bir grup arkadaşımla eş zamanlı izliyoruz diziyi, üstünde fikir birliğine vardigimiz tek konu bu olabilir. kadın konuşurken yürürken bakarken yaralanirken sürekli bir imaj kaygısı içerisinde ve poz kesiyor. yer yer izlemeyi gerçekten zorlaştırıyor. hiç karaktere uygun bir oyuncu değil.
Tepkiniz Nedir?
