Black Mirror

3 bölümden oluşan mini dizinin her bir bölümü bir başka hikayeyi anlatıyor. İlk bölüm, sosyal medyanın başa bela olabileceğini gösterirken, ikinci bölüm televizyondaki yarışmaların birgün varabileceği noktaya parmak basıyor. Üçüncü bölüm ise; yakın bir gelecekte insanlar taktırdıkları hafıza çipleri sayesinde tüm hayatlarını depolayabilmektedirler. Hiçbir şey unutulmuyor, hiçbir ayrıntı atlanmıyordur. Peki ya bu, iyi bir şey midir?

Black Mirror

Konusu

3 bölümden oluşan mini dizinin her bir bölümü bir başka hikayeyi anlatıyor. İlk bölüm, sosyal medyanın başa bela olabileceğini gösterirken, ikinci bölüm televizyondaki yarışmaların birgün varabileceği noktaya parmak basıyor. Üçüncü bölüm ise; yakın bir gelecekte insanlar taktırdıkları hafıza çipleri sayesinde tüm hayatlarını depolayabilmektedirler. Hiçbir şey unutulmuyor, hiçbir ayrıntı atlanmıyordur. Peki ya bu, iyi bir şey midir?

Yorum

Black Mirror geçtiğimiz aralık ayında İngiliz Channel 4 kanalında yayınlanan 3 bölümlük bir mini dizi. Evet dizi ama, tüm bölümleri birbirinden bağımsız birer kısa film adeta. 2 bölümü Dead Set‘in yaratıcısı Charlie Brooker tarafından kaleme alınan dizinin son bölümü ise, Jesse Armstrong imzası taşıyor. Black Mirror, takipçisi olduğumuz teknolojinin ilerledikçe başımıza açabileceği belaları, yüzümüze tokat gibi çarpıyor adeta. Serinin ilk ve bence en sağlam bölümü olan The National Anthem; bizi o çok sevdiğimiz sosyal medyanın utanç verici bir yüzüyle tanıştırıyor. İngiltere Başbakanı’nın Beaumont Düşesi Prenses Susannah’ın kaçırıldığını öğrenmesiyle başlayan hikaye, sabaha karşıyı ertesi güne bağlayan saatlerle devam ediyor. Prensesin kaçırılma haberini youtube üzerinden öğrenen hükümet ne yaparsa yapsın, olayın twitter, facebook vb. platformlarda yayılmasını engelleyemiyorlar. İşin en can alıcı kısmı ise Susannah’nın hayatı karşılığında fidyecinin ne istediği? İşte bunun için sizi diziyi izlemeye davet diyorum. Başbakanı doğrudan ilgilendiren bu istek, ülke gündemine bomba gibi düşüyor ve ortalık ahlaki bir açmaza sürükleniyor. Serinin 2. bölümü ilkine nazaran daha durağan ve bu kez bilimkurgu ön planda. Gelecekteki bir dünyada enerji üretebilmek için pedal çevirmek zorunda olan fit insanlarla dolu bir topluluk. Pedal çevirmeyi reddedenler (ki tahmin edebileceğiniz gibi onlar şişman insanlar) temizlik işlerinde çalışıyorlar. Pedal çevirdikçe kazandıklarınızı sanal karakterlerinize kıyafet almak için ya da sorunlarınızı anlatabileceğiniz sanal psikologlara haracayabiliyorsunuz, tabii bir de yemeğe. Pedalsız geçen saatlerinizde dört tarafı ekranlarla kaplı bir odada kalıyor ve yayınlanan reklamları izlemek zorunda kalıyorsunuz. Bu dünyadan kurtulmanın tek yolu ise, bir tür yetenek yarışması olan Hot Shot’a katılmak. Ama yarışmaya katılmak da sandığınız kadar kolay değil. 15 Million Merits isimli bu bölüm, televizyonun üzerimizdeki etkisine çarpıcı bir bakış. Son bölüm ise bilimkurguyla ikili ilişkileri buluşturan The Entire History of You isimli bölüm. Daha önce The Final Cut isimli filmde bir benzerini izlediğimiz bir teknoloji olan, anılarımızın daha doğrusu tüm görüp yaşadıklarımızın depolanabildiği çiplere sahip olduğumuz bir gelecekteyiz. Tüm hayatımızı tekrar tekrar izleyebilir, hatta başkalarına da izletebiliriz. Peki ya bu iyi bir şey mi? Eğer çok masum bir insansanız belki, ama yalanlar sarmışsa dört bir yanınızı, belki de çip taşımak sizin için doğru karar değildir. Bu üçü de birbirinden enteresan hikayelere sahip olan Black Mirror, kesinlikle izlenmeyi hakediyor.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow