Bıçaklar Çekildi, ünlü bir yazarın ölümünün ardındaki sırrı ortaya çıkarmaya çalışan bir dedektifin hikayesini konu ediyor. Ünlü bir suç romanı yazarı olan Harlan Thrombey, 85. yaş gününde evinde ölü bulunur. Meraklı bir araştırmacı dedektif olan Benoit Blanc, gizli bir şekilde cinayet araştırmasında yer almaya başlar. Harlan Thrombey’nin ailesine soruşturma için başvurulur, ancak aile tam anlamıyla hiçbir işe yaramazdır. Blanc, tüm bu yüzeyde görünenlerin altını kazımak ve tüm yalanları ortaya çıkararak Thrombey’nin ölümünün ardındaki gerçeği bulmak için zorlu bir mücadeleye girişir. Dedektif, araştırmasını ilerlettikçe, saklı kalan birçok gerçek ortaya çıkar.

Yorum

“Beni artık polisiye mizah ya da suç komedisi hiç heyecanlandırmıyor” diyenlerden misiniz? Rian Johnson imzalı, tamamen orijinal bir yapım olan Bıçaklar Çekildi, gittikçe kısırlaşan türe Hızır gibi yetişiyor ve seyircinin aklını çelmek için yeni yılın, taze vizyon haftasında görücüye çıkıyor.


Ünlü polisiye yazarı Harlan Thrombey, 85. yaş gününü kutladığı gece evinde ölmüş olarak bulunur ve doğum günü partisine katılan tüm ailesi polis soruşturmasının bir parçası olur. Vasiyetinde oldukça büyük bir servet bırakan Harlan Thrombey, gerçekten intihar mı etmiştir yoksa o gece evdekilerden biri tarafından öldürülmüş ve kaderin bir cilvesi olarak cinayete kurban mı gitmiştir?

Basit bir sorudan yola çıkarak, birbirine sahte gülücükler dağıtan her yaştan aile bireyini bir anda töhmet altında bırakan bu ihtimali, polisten bağımsız çalışan ünlü dedektif Benoit Blanc ortaya atınca, filmin adına yakışır biçimde bıçaklar çekilir! Her biri farklı dinamiklerle birbirine kazık ya da çelme atma arayışındaki aile bireylerinin farklı anlatımlarıyla, yapbozun parçaları da Blanc açısından yerine oturmaya başlar. Tam bir Agatha Christie entrikası ve Hercule Poirot soruşturması!

Yönetmenlik açısından sade ama ışıl ışıl bir filmografiyle karşımıza çıkan, Brick (2005), Looper (2012) ve son olarak Star Wars: Son Jedi (2017) filmlerini sırtlayan yönetmen ve senarist Rian Johnson tarafından zekice kurgulanmış, orijinal bir senaryo var karşımızda. ‘Bıçaklardan ibaret tahtta’ soruşturmalar devam ettikçe, türe hakim olan seyircinin kafasında katile dair ihtimaller de bir bir eleniyor; fakat aslında Johnson’ın derdinin katili bulmak ya da buldurmak olmadığını anlıyoruz. Onun derdi dedektif Blanc gibi gerçeğin izini sürmek, yani sürecin ta kendisi. Yönetmen bu izlekten ilerlerken birden çok ‘twist’ ile seyirciyi de öykünün akışına dahil etmeyi başarıyor. Filmin dinamik kurgusunun, senaryo yapısındaki işlevi tam da bu noktada kendisini gösteriyor. Neredeyse her şeyin yaşandığı tek gece, filmin büyük yüzdesini oluşturuyor ve seyirci bu gecenin hazzına ödüllü kurgucu Bob Ducsay sayesinde erişiyor. Ducsay’ın daha önce Tetikçiler – Looper (2012) ve Star Wars: Son Jedi (2017) filmlerinde de yönetmen Rian Johnson ile beraber çalıştığını not olarak düşelim.

Filmin dramatik vurgusunda mekanın ve sanat yönetiminin de etkisi yadsınamaz. Yukarıda bahsi geçen ‘bıçaklar tahtının’ yanı sıra Thrombey ailesinin malikanesinin tasarımı, özellikle soruşturma sahnelerindeki iç mekan ışık kullanımı gibi teknik yönü ağır basan detaylar, hikaye anlatımını da destekler nitelikte akıyor. 

Yakın dönemde bazı örnekleri facia ile sonuçlanan ‘yıldız kadro toplaşması’ neyse ki bu filmde leziz bir tat bırakıyor. Başrol Daniel Craig olarak görünse de, her biri ayrı ayrı liste başı ödüllü oyuncular olan Jamie Lee Curtis, Christopher Plummer, Michael Shannon, Don Johnson ve Toni Collette filmin çıtasını neredeyse arşa taşıyorlar. Ustalar ağırlıklarını hissettiriyorlar ama daha genç isimler olan Chris Evans ve Ana de Armas’ın üzerine de oyunculuklarıyla basmıyorlar.

Uzun lafın kısası, geride bıraktığımız hafta sonu Altın Küre ödül töreninden 3 adaylıkla eli boş dönmüş gibi görünse de, Bıçaklar Çekildi senaryosunda yoğurduğu türleri enfes biçimde 130 dakikaya yedirmeyi başaran, temposu neredeyse hiç düşmeyen bir seyirlik. Ödüller sezonu yeni başladı sayılır; bol adaylıkları heykelciğe dönüşür mü, bekleyip göreceğiz…