Fast Furious (2013)

Dom ve Brian'ın Rio soygunu oldukça kilit bir ismin çetesini çökertip, ekibe 100 milyon dolar kazandırdığından beri, paraya para demeyen kahramanlarımız dünyanın tadını çıkartıyordu. Fakat bir yandan da eve dönmek ve kaçmadan, saklanmadan yaşamak arzusu içlerini kemiriyordu. Ne kadar çok paraları olsa da, aileden ve yuvadan uzak hayat bir süre sonra zor gelir. Bu arada Hobbs dünyada 12 ülkeye yayılmış bir suç organizasyonu araştırmaya başlar. Bu örgüt her biri birer ölüm makinesi olan paralı askerlerden oluşmaktadır; ve örgütün ikinci lideriyse Dom’un öldüğünü sandığı eski aşkı Letty’den başkası değildir! Adamlarla kapışmanın tek yolu onları kendi seviyelerine yani sokaklara çekmektir.

Fast Furious (2013)

Konusu

Dom ve Brian'ın Rio soygunu oldukça kilit bir ismin çetesini çökertip, ekibe 100 milyon dolar kazandırdığından beri, paraya para demeyen kahramanlarımız dünyanın tadını çıkartıyordu. Fakat bir yandan da eve dönmek ve kaçmadan, saklanmadan yaşamak arzusu içlerini kemiriyordu. Ne kadar çok paraları olsa da, aileden ve yuvadan uzak hayat bir süre sonra zor gelir. Bu arada Hobbs dünyada 12 ülkeye yayılmış bir suç organizasyonu araştırmaya başlar. Bu örgüt her biri birer ölüm makinesi olan paralı askerlerden oluşmaktadır; ve örgütün ikinci lideriyse Dom’un öldüğünü sandığı eski aşkı Letty’den başkası değildir! Adamlarla kapışmanın tek yolu onları kendi seviyelerine yani sokaklara çekmektir.


Hobbs, Dom'a takımını Londra'da yeniden toplamasını teklif eder, karşılığındaysa haklarındaki tüm dava dosyaları ve suçlamalar düşürülüp eve geri dönmeyi, ailelerine kavuşmayı vaat eder.


Vin Diesel ve Paul Walker'ın sinema tarihine soygun ve araba kovalamacası olarak geçen ünlü serisinin son halkası olan film, bu sefer İspanya'da ve İngiltere'de çekildi. Yapımın yönetmenliğini ise seride yapımcı kimliği ile de yer alan Justin Lin üstlenirken, senaryo Chris Morgan'a ait...

Yorum

Bu adamlar Süperman mi? İlk filminden itibaren gereksiz, saçma ve aptalca bulduğum Hızlı ve Öfkeli serisi son zamanlarda amacından iyice saparak Türk hayranlarından para kazanmak için ve kafası çalışmayanlar film izlesin diye yapılmış gereksiz aksiyon filmlerinin başına geçti. Serinin en iyisi olarak gördüğüm Rio Soygunu bile klasik Amerikan aksiyon filmlerinden öteye gidemiyordu. Bu altıncı film de aksiyon tutkunları ve salaklar için yapılmış yılın en gereksiz (G.I. Joe'dan sonra) aksiyon filmi. Serinin hayranları sinema salonlarını doldurup eğlenirken, iyi bir aksiyon izlemek için gelmiş seyircilerin de uyuduğu bir ilk yarıdan sonra çok kişi salonu terk etmiştir herhalde. Ben bu kadar yüksek puanı neden aldığını merak ettiğim için sonuna kadar bekledim. Beklemez olaydım... Film, ilk yarısını tamamen unutacak olursak, ikinci yarıda aksiyon severlerin beğenisini kazanıyor. Ama "aksiyon olsun nasıl olursa olsun" diyenler için söylüyorum bunu. Yoksa eğer kalite arıyorsanız, hiç aramayın, mantık arıyorsanız, filme gitmeyi hiç düşünmeyin. Tamamen saçmalıklarla dolu bomboş bir hikayesi olan ve gereksiz aşk masallarıyla ile şişirilmiş, Yenilmezlere kafa tutacak süper kahramanların maskesiz ve kostümsüz bir şekilde uçup kaçtığı filmlerden hoşlanıyorsanız buyurun bakalım... Mesela bir sahnede, esas oğlanımız Dominic Toretto, Batman'den daha iyi bir zıplayışla Spiderman gibi uçarak kız arkadaşı Letty'yi kurtarıyor. Bundan sonra da, şehrin ortasında trafiğin akıp gittiği bir köprüde, orta boy bir kamyonetin içinden koskoca bir tank fırlıyor ve köprüdeki arabaları eze eze kahramanlarımızı yakalamaya çalışıyor. Ama tabii bu süper kahramanlar pahalı, lüks, küçük, modifiyeli James Bond arabalarıyla koskoca tankın hakkından geliyorlar. Ee tabii ne de olsa onlar Marvel'ın, DC'nin kahramanlarından daha güçlü, hele hele modifiyeli arabaları varsa kimse onları durduramaz. Son sahneyi (uçak kazasının olduğu ve hayranlarının ağzı açık izlediği, bizim de gülüp geçtiğimiz) hiç unutamayacağım herhalde. Ama tabii bu kadar saçmalıkla dolu bir filmin sonu da en az o kadar saçma olmalı. Herhalde Dom'ın en güçlü kötü adama attığı uçan kafayı ne Wolverine ne Süperman ne de Batman atardı. Öyle bir uçan kafa yok, resmen kendisinin iki misli adamı bayılttı bu sayede. Sanki Iron Man'in en güçlü yumruğunu yemiş gibi oldu adamcağız. Tüm bunlardan sonra bir de yedinci filmin haberini alınca resmen ağlamak geldi içimden. Yani, bu anlattığım tür saçmalıklardan hoşlananlar ve serinin hayranları gitsin izlesinler. Ama tabii sonuçta hayranı oldukları için kendilerini filmi sevmek zorunda hissedeceklerdir, sevsinler bakalım, yapacak bir şey yok, onlar adına sadece üzülmek kalıyor bize.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow