All of Us Are Dead

Netflix, Güney Kore pazarına açıldığında beri kelimenin tam anlamıyla, rahat durmuyor. Aylar evvel hayatlarımıza ani bir şekilde inen ve yankılarını halen daha koruyan Squid Game başta olmak üzere, gelenek ve görenekleri şeffaf anlatasıyla destekleyen Our Beloved Summer benzeri k-dramalar, bilim-kurgu olmadan olmaz diyenler için de The Silent Sea benzeri yüksek bütçeli dizileri alıcı karşısına çıkartan platform, All of Us Are Dead ile yine yıllar evvel Kingdom’la başarıdan başarıya koştuğu zombi türüne başvuruyor.

All of Us Are Dead

Konusu

Netflix, Güney Kore pazarına açıldığında beri kelimenin tam anlamıyla, rahat durmuyor. Aylar evvel hayatlarımıza ani bir şekilde inen ve yankılarını halen daha koruyan Squid Game başta olmak üzere, gelenek ve görenekleri şeffaf anlatasıyla destekleyen Our Beloved Summer benzeri k-dramalar, bilim-kurgu olmadan olmaz diyenler için de The Silent Sea benzeri yüksek bütçeli dizileri alıcı karşısına çıkartan platform, All of Us Are Dead ile yine yıllar evvel Kingdom’la başarıdan başarıya koştuğu zombi türüne başvuruyor.

Netflix’in resmi özeti şu şekilde: Okudukları lisede zombi istilası ile karşılaşan öğrenciler, hayatta kalabilmek için çetin bir savaşın içine gireceklerdir.

Joo Dong-geun’un aynı isimli webtoon’undan uyarlanan All of Us Are Dead, yıllar evvel piyasaya sürülen Kingdom veya türün kültleri arasında yer alan Walking Dead’in kanlı, şehvetli, yırtıcı öncülünden yararlanırken arka planda da birtakım insan-toplum ilişkilerini ekrana taşıyor. Sosyal ilişki ve konumların yarattığı ahlaksız düzen kavramına değinirken zombi türünü iyiler ile kötüler, zenginler ile fakirler arasına yerleştiriyor.

Yorum

Ve aslında hikâyenin ilk görselleri de bu yorumu kanıtlar nitelikte oluyor. Yağmurlu bir gecede, çatıda yer alan bir grup zorba delikanlı, dışarıdan bakıldığında masum olduğu anlaşılan bir genci kemikleri kırılasıya kadar dövüyor. Daha ilk dakikadan ahlaki çerçeveden mesaj veren All of Us Are Dead, ertesi günü, güneşli bir okul sabahında kucaklarken hemen herkesin yakında tanıdığı profilleri tanıtmaya başlıyor. Aşık, çok çalışan, baba parasına güvenen, dayak yiyen, yetim ve daha pek çok kişilik ön görüsüyle onlarca kişiyi karşımıza çıkardıktan sonra da fare ve virüsler hakkında bariz önergeler sunuyor.

The Walking Dead’in pilot bölümünü hatırlatan dinamik renk ve mekân geçişleriyle, gündüzden geceye bürünen dizi, zombi destanını uygulamak üzere yola koyuluyor. Ve aslında öncülün patladığı ve gerek mecazi gerekse fiziksel anlatımın ivme kazandığı nokta burası oluyor. Okuldaki öğrenci veya öğretmenler bir bir zombiye dönüşürken; iyilerin kazandığı, kötülerin de ufak ufak kaybolduğu bir ortam dizayn ediliyor. (Ya da biz öyle olmasını istiyoruz.) Hayatta kalabilmek için dostun düşmanla göğüs göğse geldiği ortamda; kan, ısırık, dişler ve peltek yürüyen insanlar arttıkça, hikâye bırakılmaz hale geliyor. Okuldan gelen “zombi istilası” çağrısını şaka olarak algılayıp dikkate almayan polisler ölüm sayısının artmasına müsaade ederken çağrıların artmasıyla birlikte olaya müdahil oluyor.

Sosyal eşitsizlik, zorbalık, adaletsiz yönetim, ayrımcılık ve daha pek çok gündelik temayı bazen yüzeysel; bazen de derinlemesine işleyen All of Us Are Dead, hafta sonu için oldukça ideal gözüküyor. Zombi temasının çekiciliği veya sıradanlığı bir kenara, dizinin her anında hissedilen yüksek bütçe kavramı, dizinin kalitesini ve gidişatını belirleyen en dikkat çekici unsurlar olarak göze çarpıyor. Onun dışındaki görseller hayatta kalma, kim kimi ısıracak, zengin kesim mi hayatta kalacak, yoksa mazlumlar yine mi yenilecek…? 6,5/10.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow